window.dataLayer = window.dataLayer || []; function gtag(){dataLayer.push(arguments);} gtag('js', new Date()); gtag('config', 'G-PL579JGDYH'); Gönüllere: Şubat 2023

27 Şubat 2023

Hz. Ebu Bekir (r.a.) Hz.Allahü Teâla'dan Niçin Mağfiret Talep Etti?


Hz. Ebubekir’in (r.a.) kendisine yemek getiren bir kölesi vardı. Yine bir

akşam yemek getirdi. Hz. Ebu Bekir (r.a.) ondan bir lokma aldı. Köle
Hz. Ebu Bekir’e (r.a.): Her akşam bana, yemeğin nereden olduğunu
soruyordunuz. Fakat bu akşam sormadınız deyince Hz. Ebu Bekir (r.a.):                                 "Açlığımdan dolayı böyle yaptım peki nereden getirdin bunu" dedi. Köle
şöyle anlattı:                                                                                                                                                       “Bir topluluğa kehanette bulundum, onlar da bana süt
verdi.” deyince Hz. Ebu Bekir (r.a.) parmağını ağzına soktu ve kusmaya
başladı. Sonra şöyle dedi:                                                                                                                       “Allah'ım damarlarımın taşıdığı ve bağırsaklarıma karışan kısmından mağfiretimi talep eder ve özrümü beyan ederim. Ben Resûlüllah'ın (s.a.v.):                                                        “Haram ile beslenen bedene cehennem ateşi layıktır.” buyurduğunu işittim."
Bu, Peygamberimize (s.a.v.) haber verilince “Siz, Ebu Bekir'in karnına
helalden başka lokma giremeyeceğini öğrenemediniz mi?” buyurdular.

***

Unutmayalım ki haram ve şüpheli gıdalar ibadet, itaat, itikat, ahlak ve ilim tahsiline menfi tesir eder.

Salih amellerin neticesi, itikadı düzeltmek ve haramlardan sakınmakla elde edilir.

Haram gıda ile beslenen uzuvlar, bir fesat makinesi gibi şerre çalışır. Haram yiyenlerin uzuvlarında günah ve kötülükler ortaya çıkar. Bu durum kişinin sulbünden meydana gelecek olacak çoluk çocuğuna dahi sirayet eder.

Sahip olduğu İslam maneviyatı ile 600 yıl dünyaya hükmetmiş Osmanlı Devleti’nde hırsızlık,
eşkıyalık yapanlar dergâhlarda 40 gün boyunca helal gıda yedirilirmiş. Zira yapılan her kötü işte haram beslenmenin tesiri vardır.

21 Şubat 2023

Kim için sevilir kim için sevilmez?

 Nakledildiğine göre Hak Teâlâ:

Ey Mûsâ! Hiç benim için bir amel işledin mi? buyurdu.
Mûsâ (A.S.):
Namaz kıldım, oruç tutum. Seni zikrettim ve sadaka verdim, dedi.
Hak Teâlâ:
Namaz senin delilindir. Oruç sana Cennettir. Sadaka gölgedir. Zikir sana nurdur, buyurdu ve:
Hangi ameli benim için işledin? buyurdu.
Mûsâ (A.S.):
Ey Rabbim! Beni bir amele kılavuzla ki, senin için olsun, dedi.
Hak Teâlâ:

Kimi seversen benim için sev. Kimi sevmezsen benim için sevme, buyurdu

Kaynak : ENVÂRU 'L ÂŞIKÎN(Âşıkların Nûrları) Sayfa 234

***

İHLAS’IN NETİCESİ

20 Şubat 2023

ŞABAN AYI(01 Şaban 1444 - 21 Şubat 2023)

 

ŞABAN AYI HAKKINDA PEYGAMBER EFENDİMİZ’DEN VÂRİD OLAN  BAZI MÜBÂREK SÖZLER:

Receb-i şerîf, Allâhü Teâlâ’nın ayı; Şâbân-ı şerîf, benim ayım; Ramazan-ı şerîf, ümmetimin ayıdır.

Şaban ayının diğer aylara üstünlüğü benim diğer Peygamberlere olan üstünlüğüm gibidir.

Ramazan ayının diğer aylara üstünlüğü, Allah’ü Teâlâ’nın kullarına olan üstünlüğü gibidir.

Allah’ü Teâlâ kullarının amellerini bu ayda yükseltir.

Ey Eshâbım! Bilir misiniz bu ay Şaban ismi ile niçin isimlendi? buyurdu.

Oradakiler: Allah ve Rasûlü daha iyi bilir dediler. Aleyhissalâtü ves-Selâm Efendimiz:

Çünkü bu ayda çok hayırlar bulunur. Allah’ü Teâlâ, rahmeti yüz cüz kıldı. Doksan dokuzunu yanında tuttu, yer yüzüne bir cüzü indirdi. Bundan dolayı mahlûkât merhamet eder de hayvan yavrusuna zarar gelmesin diye ayağını kaldırır.

***

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Bu (Şâban ayı) Receb ile Ramazan ayları arasında insanların kendisinden gaflet ettikleri bir aydır. Bu ay, amellerin, âlemlerin Rabb’ine arz edildiği bir aydır. Ben, amellerimin oruçlu iken arz edilmesini severim.” (Müsned-i Ahmed)

ŞÂBÂN-I ŞERÎF AYININ FAZİLETİ

Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem, Hazret-i Âişe (r. anhâ) vâlidemize, “(Nafile oruçlardan) bana en sevimli olan oruç, Şâban ayındakidir. Yâ Âişe! O öyle bir aydır ki sene içinde vefat edeceklerin isimleri, bu ayda ölüm meleğine verilir. Ben de ismimin, oruçlu iken yazılıp verilmesini severim.” buyurdular.

Ümmü Seleme (r. anhâ) vâlidemiz, “Resûlullah (s.a.v.), Ramazan ayından sonra hiçbir ayda Şâban ayındaki kadar oruç tutmamıştır” buyurmuşlardır.

Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Receb-i şerîf, Allâhü Teâlâ’nın ayı; Şâbân-ı şerîf, benim ayım; Ramazan-ı şerîf, ümmetimin ayıdır. Şâbân-ı şerîf, günahlara keffâret (bağışlanmasına sebep) olan aydır; Ramazan-ı şerîf  ise, günahları temizleyen aydır.”

Şâbân-ı şerîf ayı, hayır kapılarının açıldığı, bereketin indirildiği, hatâların terk edildiği, günahların bağışlandığı bir aydır. Bu ayda yaratılmışların en hayırlısı olan Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem’e çokça salevât getirmek lâzımdır.

Müminlerin bu ayda gafletten uyanmaları, geçmişte işledikleri günahlardan dolayı tevbe edip temizlenerek Ramazân-ı şerîf ayına hazırlanmaları gerekir. Bu ayda Allâhü Teâlâ’ya yalvarıp yakarmalı, Peygamber Efendimizi (s.a.v.) vesile kılarak Allâh’ın rahmetine yaklaşmaya çalışmalıdır. Kişi, bunları “Sonra yaparım” diyerek tehir etmemelidir. Zira dünya, üç günden ibarettir:

Biri dündür, geçmiştir; ibret alınacak gündür. Diğeri bugündür, amel etme günüdür; ganimet bilip değerlendirmelidir. Diğeri de yarındır ki bu bir ümittir; yarına çıkıp çıkamayacağını bilemezsin.

Aylar da böyledir. Receb-i şerîf ayı geçmiştir, tekrar dönmez. Ramazân-ı şerîf ayı gelecektir, fakat ona kavuşup kavuşamayacağını bilemezsin. Bu sebeple içerisinde bulunduğumuz Şâbân-ı şerîf ayını ve bu ayda ibadet etmeyi ganimet bilmek icap eder.

***

ŞA'BAN  KELİMESİNİN  İFADE ETTİĞİ MANALAR

Şa’ban kelimesi beş harf olup, ifâde ettiği bir çok mâna olmakla beraber hayırlar bu ay’da şûbelendiği için kendisine bu isim verilmiştir.

Tasavvuf  âlimleri, “Şa’bân kelimesindeki  beş harfden her harf  ile Mü’minlere atıyye (İlahî hediye ve ihsanlar)  verilir” demişlerdir.

(Şın), şeref ve şefâate,

(Ayn) izzet ve kerâmete,

(Be) birr-u ihsâna ve berâete,

(Elif), ülfet ve  muhabbete,

(Nun) ise  Allah’ın nûruna delâlet  eder.

Aynı  zamanda (Be) harfinin kelimenin tam ortasında olması bu ayın ortasının yani on beşinci gecesinin Berâet Gecesi olmasına işârettir.

Hikmet ehli büyükler; “Recep, beden temizliği yani günahlardan istiğfar için,

Şa’ban, kalp temizliği, ayıplardan kalbi ıslah için, Ramazan, ruh temizliği yani kalpleri nurlandırmak için, Kadir Gecesi, Allah’ü Teâlâ’ya yaklaşmak içindir” demişlerdir.

Allah’ın rahmet ve mağfiretini, Peygamber sallAllahü aleyhi vesellem’in şefâatini uman Mü’min kişi, bedenini Receb de, kalbini Şa’ban da, rûhunu Ramazan da temizlemelidir.

Bir kimse bedenini Recep de, kalbini Şa’ban da temizlemez ise, rûhunu Ramazanda nasıl temizler?.

***

SALAVAT-I ŞERİFE GETİRMENİN FAYDALARI

SALEVÂT-I ŞERÎFE’NİN FAZÎLETİ

SALEVÂT-I ŞERÎFE MÎZÂNI AĞIRLAŞTIRIR

Ashâb-ı Kirâmın Gıpta Ettiği Genç

“Bizim Selim’e söyle”

Salavatı Şerife Okumanın Fazileti Hakkında Hikaye

RESÛLULLÂH’A ‘(S.A.V.) SALEVÂT OKUMANIN FAZİLETİ

ÂLEMDE EN BÜYÜK VE EN ŞEREFLİ DOĞUM


10 Şubat 2023

Sabır ve Teslimiyet

Ülkemizin bir bölümünde meydana gelen büyük felaket hepimizin yüreğini dağladı. Hafta başından beri Millet olarak tek vücut halinde yüzbinlerce insanımızın enkaz altında olduğu o bölgelere kilitlendik.

Bir taraftan yardım çalışmalarını takip ediyor, bazı mucize kurtuluşlarla seviniyor, kurtarma ekiplerine dua ediyoruz. Diğer taraftan yardım kampanyaları ile destek olmaya ve yüreğimizin yangınına su serpmeye çalışıyoruz.

Bunun yanında, acaba bizim de kusurumuz var mı idi.

Yepyeni yapılar nasıl hiç dayanamadan insanlara mezar oldu, diyerek tedbirsizliğimizi sorguluyoruz. Çünkü tedbirsizlik vebaldir. İslam büyükleri öyle ifade ederlermiş: “Tedbirde kusur edip takdire bühtan eyleme.“ (Bühtan eyleme:Suç yükleme, iftira, kara çalmak.)

Ancak yine biliyoruz ki; eğer tedbirde bir kusur varsa, binalar usulüne uygun yapılmamışsa, bu kusur; yetkililere, kontrol müesseselerine güvenip, o binayı sağlam bilerek alan veya çaresiz kiralayan insanların değildir.

Yani mağdur olan kimseler, umumiyetle maddi yönden tedbir almamış kimseler değildi. Fakat musibet onları ve yakınlarını vurdu.

Artık bu kardeşlerimizin nasibine düşen; sabır, teslimiyet ve karşılığını Allah'dan beklemektir. Evvela; depremde hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'dan rahmetler diliyoruz. Deprem’de ölen müminler şehittir.

Onlar büyük makama erdiler. Bu Sevgili Peygamberimizin müjdesidir.

Musibete uğrayan diğer kardeşlerimize ve o acıları en derinden hisseden yakınlarına Hz.Allah tan sabır ve kolaylıklar diliyor, bunun için daima dualar ediyoruz. Bu kardeşlik vazifemizdir.

 Kur'an-ı Kerimde müminlerin birbirlerine hakkı tavsiye etmeleri, sabrı tavsiye etmeleri, merhameti tavsiye etmelerinden övgüyle bahsedilir.(Asr,3 Beled, 17)

Onun için kardeşlerimize sabır tavsiye ediyoruz.

Yaşadığımız şu imtihan dünyasında hepimiz zaman zaman hikmetini bilemediğimiz için ilk başta hoşumuza gitmeyen hallerle karşılaşırız.

Bu durumlarda bizim imdadımıza yetişecek en güzel haslet, sabır ve teslimiyettir. Bu sabır, o sıkıntının zararından kurtardığı gibi, bizleri kişilik olarak olgunlaştırır.

 En mühimi ise Allah için gösterilen sabrın karşılığındaki büyük mükâfattır.

Bu mükafat dünyada da verilebilir. Ama asıl karşılık Hz.Allahın katındaki büyük manevi kurtuluştur.Peygamberimiz (s.a.v); "Sabır cennet hazinelerinden bir hazinedir" buyurur.

Yüce kitabımız Kur'ân-ı Kerim'in yetmişten fazla yerinde sabırdan bahsedilir.

 Ve hiçbir amele verilmeyen mükâfat, sabır karşısında va’dedilir.

“Sadece sabredenlere ecirleri hesapsız olarak ödenecektir.”ayeti kerimesi buna delildir.(Zümer suresi 10)

İslam büyükleri sabrı üçe ayırmışlardır:
-Birincisi; Cenab-ı Hakkın emirlerine uymakta sebat göstermektir.

 Namaz,Oruç, Hac, hep sabır gerektirir.

-İkincisi, haramlardan korunmakta  sabırdır .  

-Üçüncü ise musibetlere karşı, bilhassa ilk  geldiği anda katlanmak, sabretmektir. Bu, sabrın en zoru ve derecesi en büyük olanıdır.

Bundan dolayıdır ki Cenab-ı Mevla, en sevdiği kulları olan peygamberlerine en ağır musibetleri vermiş ve onların sabırlarını Kur'an-ı Keriminde methetmiştir.  “Muhakkak ki Hz.Allah sabredenlerle beraberdir.”(Bakara,153)

Ayeti kerimesi, sabreden kulun Hz. Allah’ın maiyyetinde olduğunun müjdesidir ki anlayanlar için tarifi imkansız bir şereftir.

Çünkü sabrettikçe maiyyeti İlahi; yani Cenabı Hakla beraber olma, ona yakın olma hali daha da artmaktadır.

Ayeti kerimede şöyle müjdelenir.

“Sizde bulunanlar tükenip gider, ama Allah'ın katındakiler kalıcıdır.

 Asla şüphe yok ki, güçlüklere göğüs gerip sabredenlerin ecir ve mükafatlarını, yapmış olduklarının çok daha güzeliyle vereceğiz.” (Nahl 96)

Hadis-i Şerifte meali:

“Yorgunluk, sürekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan; ayağına batan dikene varıncaya kadar Müslümanın başına gelen her şeyi; Hz.Allah, onun hatalarını bağışlamaya, mağfirete vesile kılar.(Buhari)

İhlas-ı Şerif Melekleri ile Yardım İsteğinde Bulunmak

05 Şubat 2023

TEVBE ETMEK, RAHMETE VESİLEDİR.

 


Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular:Günahından (ihlas ve samimiyetle) tevbe eden, hiç günahı olmayan kimse gibidir.” (Sünen-i İbn-i Mâce)

Mûsâ aleyhisselâm zamanında şiddetli bir kuraklık ve kıtlık oldu. İnsanlar, Hz. Mûsâ’ya gelip dua etmesini istediler.

Mûsâ (a.s.), İsrâîloğullarının tamamını topladı, hep beraber bir sahrâya çıktılar. O vakit sayıları yetmiş bin yahut daha fazla idi. Hz. Mûsâ, “Yâ Rabbi! Bize yağmur yağdır, rahmetini üzerimize yay. Aramızdaki süt emen çocuklar, otlayan hayvanlar, beli bükülmüş ihtiyarlar hürmetine bize merhamet eyle!” diye dua etti. Lâkin yağmur yağmadı.

Mûsâ (a.s.) tekrar şöyle niyâz eyledi: “Yâ Rabbi! Eğer indindeki derecem azaldı ise, âhir zaman peygamberi Muhammed aleyhisselâm hürmetine bize yağmur ihsân eyle.” Mûsâ aleyhisselâm’ın bu duası üzerine Allâhü Teâlâ şöyle vahyetti: “Senin derecen, benim indimde hiç eksilmez. Sen, mümtâz kullarımdansın. Lâkin aranızda kırk yıldır devamlı bana isyan eden bir kul vardır. İnsanlara seslen, o kimse aranızdan uzaklaşsın. Zira, yağmurdan onun sebebiyle mahrum olmaktasınız.”

Bunun üzerine Hazret-i Mûsâ kalktı ve “Ey kırk senedir Allâhü Teâlâ’ya isyan eden âsî kul! Aramızdan çık, zira senin yüzünden yağmurdan mahrum kaldık.” buyurdu.

O günahkâr, sağa sola baktı. Kimsenin ayrılmadığını görünce, seslenilen kişinin kendisi olduğunu anladı. İşlediği günahlardan pişman bir hâlde boynunu büküp, şöyle niyâz etti: “Yâ Rabbi! Sana kırk yıl isyan ettim, bana mühlet verdin. Şimdi tevbe ediyorum. İtaatkâr olarak sana yöneldim. Beni kabul eyle!”

Sözlerini henüz bitirmişti ki semâda bir bulut göründü ve bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı.

Mûsâ aleyhisselâm bunun sebebini Cenâb-ı Hak’tan suâl edince, “Ey Mûsâ! Sizden yağmuru kesmeme sebep olan aynı kişi vesilesiyle size yağmur ihsan ettim.” buyuruldu.

Hazret-i Mûsâ: “Yâ Rabbi! O tevbekâr kulu bana gösteriver!” dedi. Allâhü Teâlâ şöyle vahyetti: “Ey Mûsâ! O kul, bana isyan ederken onu rezil etmemiştim. Şimdi bana itaat ederken mi onu rezil edeyim?”

Kaynak: 05 Şubat 2023 Fazilet Takvimi

 

04 Şubat 2023

İhlâs Suresinin Fazileti

 



İçerisinde bulunduğumuz Receb-i Şerif, Allahımızın ayıdır.

Bu ayda kulluk vecibelerimize daha çok dikkat etmek; tevbe ve istiğfara ağırlık vermek, nafile namazlar kılmak ve hususen, Cenab-ı Hakk'ın zatından bahseden ihlas suresini bol okumak; (Mümkünse başında ve sonunda 7 şer fatiha ile günlük yüz defa veya olabildiğince; hiç değilse en azından günlük 11 defa okumak) tavsiye edilir.

Hadisi şerifte şöyle buyrulur: “Kul hüvallâhü ehad sûresi Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birine denktir.(Terğıp C 3 sh. 433,Riyazüs salihin,1014)

İslam âlimleri buradaki müjdeyi izah ederlerken, bazıları bunu;

Kur'an-ı Kerim'in muhtevasının üçte biri şeklinde de izah etmişlerdir.

Çünkü; Kur’an’ın ihtiva ettiği bilgiler temelde üç kısma ayrılır:

Birincisi Tevhid inancı, İkincisi şeriat(yani ibadet ve muameleler),üçüncü olarak da İslam ahlâkı. Fakat ibadet ve ahlak da evvela tevhit inancına bağlıdırlar.

İhlâs sûresi tevhidin temelini teşkil etmesi ile Kur'an'ın üçte birine denktir.

Bu denklik, ihtivâ ettiği ilim ve mâna derinliği ile ilgili olduğu gibi, sevabıyla da ilgilidir. Pek çok hadisi şerif bunu müjdelemektedir.

Sadece Hz. Allah'ın zatından bahseden bu sureyi derin bir tefekkür ile okuyanlar, Cenab-ı Hakk'ın büyüklüğü, kudret ve azametini anlaması itibarı ile çok büyük manevi derece elde ederler. Zaten insanın yaratılış gayesi de Rabbisini tanıyıp ona kulluk etmektir.

Bir hadisi şerifte şöyle buyrulur:

“Yedi kat gökler ve yedi kat yer, ‘Kul hüvallâhü ehad’ üzerine kurulmuştur.

 (Yani onlar, Allâhü Teâlâ’nın birliğine delâlet için yaratılmışlardır).” (Câmiu'l-Kebîr)

Bu sure-i Celile’nin (her Müslümanın bilmesi, haberdar olması gereken) yüce meali kısaca şu şekildedir:

“De ki,ey Habibim O Allah birdir.(Eşi,benzeri,ortağı olmayan tek ilahtır.)

Allah, Samed’dir. (Yani,Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan, fakat ezelde ve ebedde her varlığın Kendisine muhtaç olup, Kendisine sığındığı Zâttır.)

O'ndan çocuk olmamıştır (kimsenin babası değildir), kendisi de doğmamıştır. (kimsenin çocuğu değildir).Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir, olamaz.”

Bu sure-i celile, Allah'a şirk koşan Mekke müşriklerine, Üç ilah iddia eden Hıristiyanlara ve kıyamete kadar gizli veya açık şirke karşı bir cevaptır.

Onun için şirkin zıddı olan tevhid ve ihlas bu surenin muhtevasında olduğundan İhlas suresi diye isim verilmiştir.

Bu sureyi usulüne uygun bolca okuyanların gizli ve açık şirkten kurtulmalarına da müjde vardır.

Hz. Aişe Radıyallahü Anha’nın bildirdiğine göre Rasülü Ekrem (S.A.V.) Efendimiz; "Her gece yatağına geldiğinde dua halinde ellerini birleştirerek avuçlarının içine; İhlas, Felak ve Nas surelerini üç defa okuyup iki eliyle vücudundan yetiştiği yere kadar üç defa sıvazlardı, bunu aynı zamanda mühim bir yere giderken de yapardı."(Buhari,Tirmizi)

Böyle yapanların günahları afv olacağı ve o gece ölürse şehitlerden yazılacağı da müjdelenmiştir.

Bu mübarek sure ne kadar okunursa fazilet ve bereketi de o kadar artmaktadır.

(Bir gün Resûlullah(sas) efendimiz ashabına hitaben; “Her kim ‘Kul hüvellâhü ehad’ sûresini on defa okursa, Allah (azze ve celle) onun için cennette bir köşk yapar.” Buyurmuşlardı. Bunun üzerine Ömer bin Hattab (r.a.) “Öyleyse ben bunu çok okuyacağım yâ Resûlallah” dedi. Resûlullah (s.a.v.) de “Allâhü Teâlâ (nın hayrı) daha çok ve daha güzeldir.”buyurdular. (Fazilet takvimi, 04.04.2017)

 Hadisi şeriflerde şöyle müjdelenir:

Kim bir kabristandan geçer de İhlası şerifi on bir defa okur, sonra sevabını ölülere hediye ederse, okuyana kabristandaki ölüler adedince sevap verilir.

Kim her gün elli defa İhlası şerif okursa kıyâmet gününde ona: “Ey Allâhü Teâlâ’yı medheden kişi, kalk ve cennete gir” denilir. (Tebarani Mü’cemü’s-sağir C 2 Sh.781)

Kim namaz abdesti gibi kâmil abdest alıp Fâtiha ile başlayarak İhlas sûresini yüz defa okursa Allâhü Teâlâ her harf için on hasene (sevap) yazar, on derece yükseltir ve cennette o kişiye on köşk binâ olunur.” (Beyhakî,Şuabül İman)

Kim her gün İhlas sûresini iki yüz defa okursa -kul hakkı hâriç-  elli senelik günahları bağışlanır.”(Tirmizî) 

Hz.Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, bir adam:

Ben şu “kul hüvellahü ahadsûresini seviyorum, dedi. Peygamberimiz (sas):

“Şüphesiz ki onun sevgisi seni cennete götürür.” buyurdular.(Riyazüssalihin,1015)

Hz. Ali (K.V)efendimiz şöyle müjdelemiştir;

Şayet Cenab-ı Hakk, Ümmeti Muhammed'e azap etmek istese idi, onlara iki şeyi vermezdi: Bunlar; İhlası şerif suresi ve Ramazanı şerif ayıdır…

Değerini anlatmaktan aciz olduğumuz İhlası şerifin büyüklüğünden birkaç parıltı sunmaya çalıştık.

Unutmayalım ki; Mevla’mızın emir ve yasakları hepsinin üstünde sevap ve dereceye sahiptir. Bu tür nafileler ise manevi takviyedir, yardımdır.

Ayrıca; bu tür okumaların evvelinde, Kur'an-ı Kerim'in anahtarı olan Fatiha-i şerife okunur. Namaz dışında okunurken her birerinde besmele okunur.

Aslında, Kur'an-ı Kerim'in tamamı bizler için nimettir.İhlası şerifin değeri ise çok farklıdır. Rabbimizin bu ümmete hususi ikramlarındandır.

İhlas-ı Şerif Melekleri ile Yardım İsteğinde Bulunmak Tıklayınız…