Rabbimizin emri olan beş vakit namazın her birinin ayrı değeri olduğu gibi, sabah namazının da kazandırdığı farklı manevi zenginlikler vardır.
Sabah namazı vakti, imsak kesilmesinden güneşin doğuşuna kadarki süredir.
İşte bu zaman dilimi, bütün mahlukatın Mevla’yı zikrettiği, rızıkların dağıtıldığı, duaların kabul edildiği, maddi ve manevi hacetlerin giderildiği bir vakittir.
Sevgili Peygamberimiz(sav): “Allâh’ım!.. Ümmetimin (sabah) erken vakitlerini(o vakitlerde başladıkları işlerini) bereketli kıl!” diye dua buyurmuşlardır.(Ebû Dâvûd,Tirmizî, İhya)
Onun için her mümin en azından bu saatte uyanık olmalı; ibadet, zikir ve duadan, Mevla’mızın sonsuz ikram ve ihsanından mahrum kalmamalıdır.
İsra Suresinin 78.Ayetinde şöyle buyrulur:
“Güneşin batıya kaymasından (yani öğle vaktinden), gecenin kararmasına (yani yatsı vaktine) kadar olan namazları (güzelce) kıl, bir de( kıratı ile seçkin olan) sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazı, gece ve gündüz meleklerinin hazır bulundukları, şahitlik ettikleri bir namazdır.”
Bu ayet-i kerimede, önce öğleden yatsıya kadar olan dört vakit namaz; sonra da hususen Sabah namazı emredilmiştir.
Burada sabah namazına kalkmanın ve bu namazın yüceliğine de işaret vardır.
Ebu Hüreyre Hz.nin rivâyetine göre Efendimiz (S.A.V) şöyle buyurdular:
“Sizin takip eden gece ve gündüz melekleri vardır. Bunlar sabah namazında, bir de ikindi namazında(bir nevi nöbet değişimi için)birleşirler. Sonra Cenab-ı Hakk’ın huzuruna vardıklarında, Rabbimiz kullarının ne yaptıklarını çok iyi bildiği halde,“kullarımı nasıl bıraktınız” diye meleklere sorar. Onlarda “Vardığımız zaman namaz kılarken bulduk, ayrılırken de namaz kılarken bıraktık.” derler. (Riyazüs Sâlihin C.2. S. 377)
Bir İslâm büyüğü şöyle buyurmuşlardır.
“Sabah namazı Cemali İlahi ile, İkindi namazı Zat-ı İlahi ile, diğer namazlar ise sıfatı İlahiyye ile alakalıdır.”(Namazda tadili Erkan ve huşu,s.19,Fazilet neşriyat)
Bu bakımdan sabah namazına kalkmak ve mümkünse bunu cemaatle eda etmek o gün için yapılması gereken en mühim kulluk görevlerimizdendir.
Sabah namazının sünneti de vacip derecesine yakın olup, en kuvvetli sünnettir.
Hz.Aişe (R.anha) dan rivayet olunan bir hadisi şerifte şöyle buyrulur:
“İki rekat sabah namazının sünneti, dünya ve içerisindeki her şeyden daha hayırlıdır.” (Riyazüs-Salihin,1104)
Onun için,fıkhi bir hüküm olarak; diğer farz namazlarda; cemaatle namaz kılmak için gelen kişi, eğer imam farza başlamış ise sünnet kılmakla meşgul olmaz, direkt imama uyup farza başlar. Sabah namazında ise durum farklıdır.
Burada eğer sünnetini kılıp da(tahiyyatta bile olsa) farza yetişebilecek ise önce sünnet kılar sonra yetişebildiği yerden imama uyar.
Bununla beraber, eğer sünnet kılarken cemaati kaçıracaksa o zaman sünneti de terk eder direk farza başlar. Çünkü sabah namazının sünneti ne kadar kuvvetli ise de onu cemaatle eda etmek ondan daha faziletlidir. (Ö. Nasuhi Bilmen, Büyük İslam ilmihali md.303)
Olanca gayretine rağmen sabah namazına kalkamayan kişi bunu kuşluk vaktinde ilk fırsatta sünneti ile beraber kılar.
Diğer namazların kazasında sünnet kılınmazken bu vakitte yeni bir namaz vakti girmediği için beraberce kılınır.
Bununla beraber vaktinde kılamadığı için, o vakitteki muazzam tecelliyattan mahrum kaldığı için de derin bir üzüntü duyar Hz. Allahtan Af diler.
Sabah namazını cemaatle kılmakla alakalı olarak, Hz.Osman Bin Affan (Ra.)dan rivayet edilen bir hadisi şerifte şöyle müjdelenmiştir;
” Yatsı namazında cemaatte bulunan kimseye, gecenin yarısına kadar namaz kılmış gibi sevap vardır. Yatsı ve sabah namazlarında cemaatte bulunan kimseye ise, bütün gece namaz kılmış gibi sevap vardır. ”) R.Salihin,Tirmizi)
Sabah namazını cemaatle kılmak, aynı zamanda her mümin için en korkunç hal olan münafıklıktan da korunmaya sebeptir:
Ebû Hüreyre (r.a)den rivayet edildiğine göre,Resûlullah (sas)şöyle buyurdular:
"Münafıklara sabah ve yatsı namazından daha ağır gelen hiçbir namaz yoktur. İnsanlar bu iki namazda ne kadar çok ecir ve sevap olduğunu bilselerdi, emekleyerek de olsa cemaate gelirlerdi."(Buhârî, Mevâkît 20))
Mevsim itibarı ile gecelerin uzadığı, güneşin doğuşunun sabah saat 08.00 lere doğru gittiği, bu sebeple sabah namazına kalkmanın da kolaylaştığı, günlerdeyiz.
Bu zamanların değerini iyi bilelim. Vakit girmeden işe gitmek veya evden çıkmak gerekiyorsa, abdestli ve tedbirli bir şekilde çıkıp, güneş doğmadan ilk fırsatta iş yerlerimizde de kılabiliriz.
Ayrıca, sabah ezanları bazı yerlerde güneşin doğuşuna bir saat kala okunmaktadır. Hâlbuki sabah namazı vakti imsak tan (ve 20 dk.temkin’den) sonra girmektedir.İşe gitmek için evlerinden erken çıkması gereken müslümanlar, takvimlerden bakarak sabah ezanlarını beklemeden namazlarını kılıp çıkabilirler.
Bu vesile ile sabah namazını eda etmenin manevi zenginliğini, kalplerimizde ve ruhlarımızda bıraktığı o muazzam tesiri, doya doya yaşamaya çalışalım.
Mevsimler değişse de geceler kısalsa da artık bu kulluk zevkinden kendimizi hiç mahrum bırakmayalım…